Gemimizin Savona sonrasındaki durağı olan Barcelona Limanı'na öğleden sonra yanaşıyoruz, ilk bakışta şehrin denizcilikte oldukça gelişmiş olduğunu anlıyoruz.Yolcu limanından 5 dakikalık bir otobüs transferi yapıyor ve gezimize Denizcilik Müzesi ve Cristopher Columbus Heykeli'nin bulunduğu yerden başlıyoruz.
Christopher Columbus Heykeli
Cenova'lı kaşif Christopher Columbus'un 1888 yılında inşa edilen bu heykeli yaklaşık 60 metre uzunluğunda. 1888 yılında gerçekleşen Barcelona Uluslararası Fuarı, bu bölgede yapılan ilk uluslararası fuar olarak tarihe geçmiş. Bu heykel Columbus'un Amerika'ya ilk yolculuğunun anısına fuarın düzenlendiği sene yapılmış. Heykelin bu bölgeye yapılmasının sebebi, Columbus'un America'yı keşfinden sonra İspanya'ya ilk ayak bastığı yer olması.
Christopher Columbus Heykeli
Heykelin hemen çarprazında 13.yy da inşa edilmiş ve bu bölgenin tarihinde önemli yeri olan Museu Maritim - Denizcilik Müzesi yer alıyor. Bu müzenin yapıldığı dönemde dünyanın en büyük tersaneleri arasında olması önemini artırıyor.
Denizcilik Müzesi
Bu iki tarihi yapıyı gördükten sonra meşhur La Ramblas caddesine adım atıyoruz. Biz deniz tarafından La Ramblas'a giriyor ve şehir merkezine doğru yürüdükçe görülmesi gereken yerlere ulaşıyoruz.
La Ramblas
Peki bu caddeyi bu kadar ünlü kılan ne? La Ramblas yerli halktan daha çok turist ağırlayan, çok sayıda sokak sanatçısının marifetlerini sergilediği, restoran ve cafelerin olduğu, hediyelik eşya dükkanlarının olduğu, meşhur pazar ve Gotik Mahallesi'nin paralelinde yer alan kalabalık bir cadde.
La Ramblas'ta sokak sanatçıları
Aslında Ramblas'ın kelime anlamı ortasında yayaların kullandığı, sağında ve solunda da araç trafiğinin aktığı caddeymiş. Yani İspanya'da bir çok Ramblas bulunuyormuş ama burası Barcelona'daki o meşhur La Ramblas.
La Ramblas'ta sokak sanatçıları
La Ramblas caddesinde yukarıya doğru (denizi arkamıza alarak) yürüdüğümüzde sol tarafta, turistlerin uğrak yeri olan Mercat de la Boqueria, yani kapalı pazarı görüyoruz. Buraya kısaca La Boqueria diyorlar.
La Ramblas üzerinde La Boqueria girişi
Burası sadece pazar yeri olarak görülmemeli, tarihi 11. yüzyıla kadar uzanıyor. O dönemde sadece masalar atılarak et satışa sunuluyormuş ancak 18. yüzyılda burası resmi hale getirilmiş. Şimdi neler mi bulabilirsiniz? Bir kere bizden uyarması sakın aç gitmeyin!
La Boqueria
Başlıca rengarenk ve taze hazırlanmış tropikal meyve ve meyve suları, envai çeşit kuruyemiş, şarküteri, çikolata, şekerlemeler, balık, uzakdoğu ürünleri, sebze ve daha bir çok ürün. Hepsi görsel bir şölen!
Şahane meyve suları
Eğer yanınızda biri ile gidiyorsanız dikkat edin kalabalıkta kaybetmeyin:)
Birbirinden lezzetli şekerlemeler
Denizi arkamıza alarak La Ramblas'dan yukarı doğru çıkmıştık. Solumuzda La Boqueria'yı gördük, şimdi La Ramblas'ın sağ paraleline, yani Gotik mahallesine giriyoruz. Tamamı Gotik binalardan oluşan bu bölge de tarihin izlerini görebilirsiniz. Aynı zamanda Cathedral Gothic'de bu bölgede bulunuyor.Bu katedrale La Seu Katedrali ya da Barcelona Katedrali de deniliyormuş.(Burayı lütfen Sagrada Familia ile karıştırmayalım. Muhteşem Sagrada Familia'yı aşağıda anlatacağız.)
Cathedral Gothic
Gotik Katedral (La Seu ya da Barcelona Katedrali) büyük bir kısmı 14. yüzyılda olmak üzere 13. ve 15. yüzyıl arasında tamamlanmış.
La Ramblas caddesinden yukarıya doğru devam ettiğimizde Katalunya Meydanı'na çıkıyoruz. Barcelona'nın önemli bir meydanı olan Katalunya'da heykeller ve havuz dikkat çekiyor.
Şehrin kalbi: Katalunya Meydanı
Burası Barcelona'nın göbeğinde eski şehirin (old city) bittiği ve yeni yapıların başladığı bir meydan. Aynı zamanda önemli caddeler olan Passeig de Gràcia, Rambla de Catalunya ve La Rambla caddesinin kesiştiği meydan.
Katalunya Meydanı
Katalunya Meydanı'ndan, önemli bir cadde olan Passeig de Gracia'ya devam ettiğimizde Barcelona'da Gaudi'nin önemli eserlerinden ikisi ile buluşmak için sabırsızlanıyoruz; Casa Batllo ve La Pedrera (Casa Mila). Bu arada Passeig de Gracia alışveriş tutkunları için geniş seçenek sunuyor. Bir çok bilinen markayı burada bulabilirsiniz ve tabi Gaudi'nin iki başyapıtını da.
İlki Casa Batllo. 1904 yılında Antonio Gaudi tarafından yeniden dizayn edilen bu yapı, Gaudi'nin başyapıtlarından biri. Gaudi dönemi sonrasında bir çok kez tadil edilen bu yapının önünde içeriye girmek isteyen ziyaretçilerden oluşan kuyruğu görebilirsiniz.
Bu bina 1877 yılında Gaudi tarafından yapılmış ancak yapıldığı dönemde dikkat çekici özelliği olmayan klasik bir binaymış.
Casa Batllo
Bu bina 1900 yılında, tekstil sektöründe bilinen bir ailenin üyesi olan Josep Batllo tarafından satın alınmış. Josep evlendikten sonra, eşiyle birlikte benzeri hiçbir yerde olmayan, sıradaşı bir mimari istemişler ve 1904'de Gaudi'nin kapısını çalmışlar. Batllo çifti sıradışı bir mimari istedikleri için Gaudi'yi sınırlamama kararı almışlar. 1950 ye kadar Batllo ailesi bu binada yaşamını sürdürmüş.
Casa Batllo
Şimdilerde yerel halk buraya Casa dels Ossos (House of Bones) diyor, 'kemikli ev' olarak tercüme edebiliriz. Dışarıdan bakıldığında kemik ve kafatasına benzetildiği için böyle bir nam salmış. Gerçekten de balkonlar kafatasını andırıyor.
Casa Batllo'dan sonra, çok yakınında olan La Pedrera'ya (Casa Mila) geçiyoruz. 1984 yılında UNESCO dünya mirası listesine giren bu yapı 1906-1910 yılları arasında Gaudi tarafından yapılmış ve ruhsatı 1912 de verilmiş. İşadamı Pera Mila, Barcelona burjuvasisinin dışında kalmak istediği için bu arsayı almaya karar vermiş. Pera Mila babasının iş ortağı olan Batllo aracılığıyla, Casa Batllo'nun yapımı esnasında Gaudi ile tanışmış. Pera Mila, Gaudi'nin bir sonraki projesinin La Pedrera (Casa Mila) olmasını sağlamış ve bu projenin kendisine özel olmasını talep etmiş. Bizim gittiğimizde dönemde restorasyonda olan bu yapının maalesef elimizde aşağıdaki fotoğrafı(!) var.
Brandanın hemen arkasında Casa Mila:)
Gaudi'nin bir başka ünlü çalışması ise Park Güell. 1900-1914 yılları arasında yapılan bu park 1923 de halka açılmış. UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alan bu park merkezin dışında yer alıyor.
Aşağıdaki fotoğrafta ise, deniz seviyesinden 512 m yüksekte bulunan Tibidabo Dağı'nda bulunan kiliseyi görüyorsunuz. Bu kilisenin etrafında ise Tibidabo eğlence parkı bulunuyor. Vaktiniz olursa eğer Barcelona'da burayı ziyaret edip, muhteşem şehir ve deniz manzarasının fotoğrafını çekebilirsiniz. Burası şehir merkezinin dışında kalıyor ancak merkezden baktığınızda bu tepeyi ve kiliseyi görebiliyorsunuz.
Tibidabo
Gelelim Barcelona'nın simgesi olan, fotoğraflarda Barcelona'yı yansıtan mükemmel Sagrada Familia Katedrali'ne. Bitmeyen kilise Sagrada Familia'nın yapımına 1882 yılında Francesc de Paula Villar y Lozano başlamış, 1883 yılında bu projeyi Gaudi devralmış. 1908 de kendini tamamen bu projeye adayan Gaudi başka proje almayı bırakmış ve bütün zamanını Sagrada Familia'ya ayırmış, ta ki 1926 yılında vefat edene kadar.
Sagrada Familia
Koyu bir katolik olan Gaudi 20. yy katedrali yaratmak için tüm mimari bilgisini kullanarak kendini bu projeye adamış. Gaudi öldüğünde projenin henüz sadece dörtte biri tamamlanmış ve Gaudi sadece bir kulesini dünya gözüyle görmüş. Milyonlarca kişinin ziyaret ettiği ve UNESCO Dünya Mirasları Listesinde de yer alan muhteşem yapının 2022-2025 yılları arasında tamamlanması planlanıyormuş. Tamamen bağışlardan yapıldığı için buna pek de şaşırmamak lazım.
Sagrada Familia
Zamanınız yeterliyse eğer bu kilisenin içini de ziyaret edebilirsiniz.
Biraz da erkeklerin ilgi alanına girecek yerlerden bahsedelim; Nou Camp yani FC Barcelona takımının stadyumu. 1957 yapımı ve 98.772 seyirci kapasiteli bu stadyum Avrupa'nın en büyüğü olarak kabul ediliyormuş. Üstelikte gezmek isteyenler için ziyarete açık, tabi ki 23 Euro bir ücret ödemeniz gerekiyor. Evet evet, maç oynanmazken bu ücreti ödeyeceksiniz:)
Yukarıda yazanları yaptıktan sonra hala vaktiniz kaldıysa önerilerimiz;
- Avrupa'nın en büyükleri arasında yer alan akvaryumu ziyaret etmeniz (limanda),
- Picasso Müzesi'ni ziyaret etmeniz,
- Merkezin dışında yer alan ve 1929'da yapılan yapay İspanyol köyü Poble Espanyol'u ziyaret etmeniz.
Barcelona'da en rahat dolaşma şekillerinden bir tanesi de turiste yönelik olan 'hop on hop off' otobüsler. Duraklarının, turistlerin görmeye geldiği tarihi yerlerde olduğu, bir kerelik ücret ödedikten sonra istediğiniz durakta inip binebileceğiniz otobüsler.
hop on - hop off
Barcelona'ya gitmişken tabi ki Sangria içmeden gelmeyin. İçinde taze meyve parçalarının olduğu şarap. Genellikle karaf ya da sürahi içerisinde servis ediliyor.
Şunları da yemeden gelmeyin deriz; Paella(deniz ürünleri içeren pilava benzeyen pirinç yemeği), Tapas (soğuk/sıcak İspanyol meze çeşitleri) ve taze balık çeşitleri.
Biz Barcelona'dan çok keyif aldık. Bir sonraki limanımız olan Palma de Mallorca için gemimiz yol aldığında muhteşem Barcelona'nın silüetinin kayboluşunu izledik.
Elveda Barcelona
Palma de Mallorca yazımızda görüşmek üzere...
Ziyaret Tarihi: Temmuz 2014
Barselona yi cok guzel anlatmissiniz.cok tesekkurler gemi seyahatine 30 kasimda cikicaz 3. Duragimiz barselona olacak.bu yerleri yurudugunuzu saniyorum ne kadar surdu? park guell e gidemediiniz mi ? En ekonomik sekilde gezmeyi planliyoruz yardimci olursaniz sevinirim
YanıtlaSil